tag:blogger.com,1999:blog-52624508486562812232024-03-05T13:49:55.125-08:00EDEBİYAT SANATÇILARIfehmi90http://www.blogger.com/profile/04891315488591108018noreply@blogger.comBlogger46125tag:blogger.com,1999:blog-5262450848656281223.post-39748988269089175092011-05-09T14:00:00.000-07:002011-05-09T04:31:53.655-07:00NECİP FAZIL KISAKÜREK (ÜSTAD) 1904-1983<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiMNy87aqLuj3uyzKdLnZnJCISuU3zBK56zYMtQLvTmFmBDpI1zCLSejCL7BrCUOB7WEct8YEeVz68h2gThA9mfL1MbqDcESoErANRPtDcTKBRDCwHeAD6basemXG-utxjgPCJ3s5SmsVM/s1600/portre.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="400" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiMNy87aqLuj3uyzKdLnZnJCISuU3zBK56zYMtQLvTmFmBDpI1zCLSejCL7BrCUOB7WEct8YEeVz68h2gThA9mfL1MbqDcESoErANRPtDcTKBRDCwHeAD6basemXG-utxjgPCJ3s5SmsVM/s400/portre.jpg" width="357" /></a></div><br />
<br />
<br />
<br />
<span class="content"> </span><br />
<br />
<span class="content">Maraş'lı bir soydan gelen Necip Fazıl'ın çocukluğu, mahkeme reisliğinden emekli büyük babasının İstanbul Çemberlitaş'taki konağında geçti. <br />
<br />
İlk ve orta öğrenimini Amerikan ve Fransız kolejleri ile Bahriye Mektebi'nde (Askeri Deniz Lisesi) tamamladı.Lisedeki hocaları arasında dönemin ünlülerinden Yahya Kemal,Ahmet Hamdi(Akseki),İbrahim Aşki gibi isimler vardı.<br />
<br />
İstanbul Edebiyat Fakültesi Felsefe Bölümü'nü bitirdikten (1924) sonra gönderildiği Fransa'da Sorbonne Üniversitesi Felsefe Bölümünde okudu. Paris'te geçen bohem günlerinden sonra,Türkiye'ye dönüşünde Hollanda,Osmanlı ve İş Bankalarında müfettiş ve muhasebe müdürü olarak çalıştı. Bir Fransız okulu,Robert Kolej,İstanbul Güzel Sanatlar Akademisi, Ankara Devlet Konservatuarı,Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi'nde hocalık yaptı(1939-43).Sonraki yıllarında fikir ve sanat çalışmaları dışında başka bir işle meşgul olmadı.<br />
<br />
Şairliğe ilk adımını on yedi yaşında iken,annesinin arzusuyla başladı ve ilk şiirleri Yeni Mecmua'da yayımlandı.Milli Mecmua ve Yeni Hayat dergilerinde çıkan şiirleriyle kendinden söz ettirdikten sonra,Paris dönüşü yayımladığı Örümcek Ağı ve Kaldırımlar adlı şiir kitapları onu çok genç yaşta çağdaşı şairlerin en önüne çıkararak edebiyat çevrelerinde büyük bir hayranlık ve heyecan uyandırdı.Henüz otuz yaşına basmadan çıkardığı yeni şiir kitabı Ben ve Ötesi (1932) ile en az öncekiler kadar takdir toplamayı sürdürdü.<br />
Şöhretinin zirvesinde iken felsefi arayışlarını sürdürüp içinde yeni bir dönemin doğum sancısını hisseden Necip Fazıl için 1934 yılı gerçekten de hayatının yeni bir dönemine başlangıç olur.Bohem hayatını en koyu rengiyle yaşadığı günlerde Beyoğlu Ağa Camii'nde vaaz vermekte olan Abdülhakim Arvasi ile tanışır ve bir daha ondan kopamaz.Necip Fazıl'ın hemen tümünde üstün bir ahlak felsefesinin savunulduğu tiyatro eserlerini birbiri ardına edebiyatımıza kazandırması bu döneme rastlar.Tohum, Para, Bir Adam Yaratmak gibi piyesleri büyük ilgi görür.Bu eserlerden Bir Adam Yaratmak,Türk tiyatrosunun en güçlü oyunlarındandır.<br />
<br />
Necip Fazıl'ın şairliği ve oyun yazarlığı kadar önemli yönü,çıkardığı dergilerle düşünce hayatımıza kattığı zenginlik ve bu dergilerde çıkan yazılarla sürdürdüğü mücadeledir.Haftalık Ağaç dergisi(1936,17 sayı) dönemin ünlü edebiyatçılarının toplandığı bir okul olmuştur.Büyük Doğudergisinde çıkan yazılarıyla İsmet Paşa ve tek parti (CHP) yönetimine şiddetli bir muhalefet sürdürmesi sonucu hakkında açılan çok sayıda davada yüzlerce yıl hapsi istendi,163. maddeye aykırı bulunan yazıları ve kimi zaman da bulunan bahanelerle birkaç yılda bir hapse mahkum oldu.Cinnet Mustatili adlı eserinde hapishane anıları yer alır.Sık sık kapatılan ve çeşitli bahanelerle toplatılan Büyük Doğu'nun çıkmadığı sürelerde günlük fıkra ve çeşitli yazılarını Yeni İstanbul, Son Posta, Babıalide Sabah, Bugün, Milli Gazete, Hergün ve Tercüman gazetelerinde yayımlandı. Büyük Doğu'da çıkan yazılarında kendi imzası dışında Adıdeğmez, Mürid, Ahmet Abdülbaki gibi müstear isimler kullandı.1962 yılından itibaren de hemen hemen tüm Anadolu şehirlerinde verdiği konferaslarla büyük ilgi topladı.Başta İdeolocya Örgüsü (1959) olmak üzere düşünce eserleriyle kültür hayatımıza verdiği büyük hizmet, diğer tüm yönlerini bile geride bırakacak üstünlüktedir.<br />
<br />
1980'de Kültür Bakanlığı Büyük Ödülü'nü, 'İman ve İslam Atlası' adlı eseriyle fikir dalında Milli Kültür Vakfı Armağanı'nı (1981),Türkiye Yazarlar Birliği Üstün Hizmet Ödülü'nü (1982) almış beratla 'Sultan-üş Şuara' (Şairlerin Sultanı) ünvanını kazanmıştır.</span>fehmi90http://www.blogger.com/profile/04891315488591108018noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-5262450848656281223.post-26854915386318306852011-05-09T12:31:00.000-07:002011-05-17T00:57:28.184-07:00BÜYÜK DOĞU MARŞI<table border="0" cellpadding="0" cellspacing="0" style="margin-left: auto; margin-right: auto; text-align: left;"><tbody>
<tr> <td align="left" width="100%"><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhx3WcEeDU-zEBjnGqTh8MZCHbic98wCfKAxsqEYuxYKRG4BI6PlAwv_YZy4Sx8jQK_Gxx8naEhnhmH0gj-byDpHfYb07B4WNiwZuQWQMWFjeYAnndliNH5v-B2ZY_Vh0Oxw6cSTzcBM54/s1600/yazi.13.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhx3WcEeDU-zEBjnGqTh8MZCHbic98wCfKAxsqEYuxYKRG4BI6PlAwv_YZy4Sx8jQK_Gxx8naEhnhmH0gj-byDpHfYb07B4WNiwZuQWQMWFjeYAnndliNH5v-B2ZY_Vh0Oxw6cSTzcBM54/s1600/yazi.13.jpg" /></a></div><br />
<br />
<span class="Siir_metin"> <div class="AntLinkz">Allahın seçtiği kurtulmuş millet! <br />
Güneşten başını göklere yükselt! <br />
Avlanır, kim sana atarsa kement, <br />
Ezel kuşatılmaz, çevrilmez ebet. <br />
<br />
Allahın seçtiği kurtulmuş millet! <br />
Güneşten başını göklere yükselt! <br />
<br />
Yürü altın nesli, o tunç Oğuz’un! <br />
Adet küçük, zaman çabuk, yol uzun. <br />
Nur yolu izinden git, KILAVUZ’un! <br />
Fethine çık, doğru, güzel, sonsuzun! <br />
<br />
Yürü altın nesli, o tunç Oğuz’un! <br />
Adet küçük, zaman çabuk, yol uzun. <br />
<br />
Aynası ufkumun, ateşten bayrak! <br />
Babamın külleri, sen, kara toprak! <br />
Şahit ol, ey kılıç, kalem ve orak! <br />
Doğsun BÜYÜK DOĞU, benden doğarak! <br />
<br />
<span id="goog_192673720"></span><span id="goog_192673721"></span><br />
<br />
Aynası ufkumun, ateşten bayrak! <br />
Babamın külleri, sen, kara toprak! <br />
<br />
(1983)</div></span></td></tr>
<tr> <td width="100%"></td></tr>
<tr> <td align="left" width="100%"><b> </b><br />
<div align="left"><b><span class="Siir_sair">Necip Fazıl Kısakürek</span></b></div></td></tr>
</tbody></table>fehmi90http://www.blogger.com/profile/04891315488591108018noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-5262450848656281223.post-60433554832049765842011-05-09T12:30:00.000-07:002011-05-09T04:20:53.649-07:00MECİP FAZIL KISAKÜREKTEN SAKARYA TÜRKÜSÜ !!<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><iframe allowfullscreen='allowfullscreen' webkitallowfullscreen='webkitallowfullscreen' mozallowfullscreen='mozallowfullscreen' width='320' height='266' src='https://www.youtube.com/embed/pX-Cwo3-ho4?feature=player_embedded' frameborder='0'></iframe></div>fehmi90http://www.blogger.com/profile/04891315488591108018noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-5262450848656281223.post-27665894180624582922011-05-09T10:28:00.000-07:002011-05-09T04:30:33.366-07:00NAZIM HİKMET RAN (1902-1963)<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEi6uA6bId7t8WRQ0CJAXEALjdgabpLkT5SqIS96Jf0zd7nHJZ8shnYUiRjjBVn1S1pVLaYOwUFXVSqERZ3hQRR5vnvAAvqEazorS4K0tr2W-dn-YClhMTpQpwEqW-CuWS65oLoRJrRQtQA/s1600/nazim-hikmet-ran.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="400" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEi6uA6bId7t8WRQ0CJAXEALjdgabpLkT5SqIS96Jf0zd7nHJZ8shnYUiRjjBVn1S1pVLaYOwUFXVSqERZ3hQRR5vnvAAvqEazorS4K0tr2W-dn-YClhMTpQpwEqW-CuWS65oLoRJrRQtQA/s400/nazim-hikmet-ran.jpg" width="307" /></a></div><br />
<br />
<br />
<br />
Selanik'de doğmuştur (1902). İlköğrenimini İstanbul'da Göztepe Taşmektep, Galatasaray Lisesi ilk bölümü (1914), Nişantaşı Numune Mektebi'nde tamamlamış, orta öğrenimi ise, daha 12 yaşında iken yazdığı "Bir Bahriyelinin Ağzından" adlı bir şiirini dinleyip çok beğenen Bahriye Nazırı Cemal Paşa'nın öğüdü üzerine geçtiği Heybeliada Bahriye Mektebi'nda yapmıştır (1918). Nazım Hikmet Bahriye'yi bitirdikten sonra Hamidiye Kruvazörü'ne stajyer güverte subayı olarak verilmiş, bir gece nöbetinde üşütüp zatülcemp olmuş (1919), sağlığını kazanamayınca askerlikten çüüğe çıkarılmıştır (1920).<br />
<br />
Nâzım Hikmet daha sonra İstanbul'a yerleşmiş, çeşitli gazete ve dergilerle film stüdyolarında çalışmış, ilk şiir kitaplarını çıkarmış ve oyunlarını yazmıştır (1928-1932). Bir ara yine tutuklanmış, Cumhuriyet'in 10. yılı dolayısıyla çıkarılan af yasası ile özgülüğüne kavuşmuştur. Akşam Son Posta, Tan gazetelerinde Orhan Selim takma adıyla fıkra yazarlığı ve başyazarlık yapmıştır (1933). <br />
Kara Harp Okulu öğrencileri arasında propaganda yaptığı iddiasıyla yargılanmış, Harp Okulu Askeri Mahkemesi'nce 15 yıl, ardından Donanma içinde faaliyette bulunduğu iddiasıyla da Donanma Komutanlığı Askeri Mahkemesi'nce 20 yıl olmak üzere toplam 35 yıl hapis cezasına çarptırılmış, cezası Tük Ceza Kanunu'nun 68 ve 77 maddeleri uyarınca 28 yıl dört aya indirilmiştir (1938). Demokrat Parti'nin iktidara gelmesinden sonra çıkarılan af yasası (1950) kapsamına alınması için aydınlar tarafından açılan büyük bir kampanyanın ardından, hukukçular yasal yollara başvurmuş, bu arada Nâzım Hikmet'de hapishanede açlık grevine başlamıştır. Sonunda Nâzım Hikmet'in geri kalan cezası affedilmiş ve şair 13 yıl hapislikten sonra özgülüğüne kavuşmuştur.<br />
<br />
Serbest bırakıldıktan sonra iş bulamayan, kitap çıkaramayan şair için bu kez askerlik kararı alınmış, 50 yaşında ve hasta olan Nâzım Hikmet çok zor durumda kalmıştır. Öldüülmekten korkan şair, kendisine hayran olan Refik Erduran (sonranın ünlü oyun yazarı ve gazetecisi)'ın önerisini kabul etmiş, onun yardımıyla bir motorla Karadeniz'de seyreden Romanya bandıralı bir gemiye binerek Tükiye'den ayrılmıştır.<br />
<br />
<br />
<strong>Edebi kişiliği</strong> <br />
<div align="justify"></div><div align="justify">Nâzım Hikmet, hece vezniyle yazdığı ilk şiirlerini Yeni Mecmua, İnci, Ümit ve Celal Sahir (Erozan)'ın çıkardığı Birinci Kitap, İkinci Kitap vb. dergilerinde yayımlamıştır. "Bir Dakika" adlı şiiriyle Alemdar gazetesinin açtığı yarışmada birincilik kazanmıştır (1920). Daha sonra Aydınlık, Resimli Ay, Hareket, Resimli Herşey, Her Ay gibi dergilerde yazan Nâzım Hikmet cezaevine girdikten sonra yıllarca yayın yapamamıştır. Ancak, 1940'lı yıllarda, Yeni Edebiyat, Ses, Gün, Yüüyüş, Yığın, Baştan, Barış gibi toplumcu dergilerde İbrahim Sabri, Mazhar Lütfi takma adlarıyla ya da imzasız olarak bazı şiirleri çıkmıştır. Kuvâyı Milliye Destanı İzmir'de Havadis gazetesinde tefrika edilmiştir (1949). Destanı Yön dergisi yayınlayarak (1965) Nâzım Hikmet'i yeniden okurlara ulaştırmış, şairin eserine konan çemberi kırmıştır.</div><div align="justify"></div><strong>Eserleri </strong><br />
<div align="justify"><br />
<strong>Şiir</strong></div><div align="justify"><br />
835 Satır (1929), Jokond ile Si-Ya-U (1929), Varan 3 (1930), 1+1=1 (1930-Nail V. ile), Sesini Kaybeden Şehir (1931), Benerci Kendini Niçin Öldüdü (1932), Gece Gelen Telgraf (1932), Taranta Babu'ya Mektuplar (1935), Simavna Kadısı Oğlu Şeyh Bedrettin Destanı (1936), Kurtuluş Savaşı Destanı (1965), Saat 21-22 Şiirleri (1965-Bas. Haz. M.Fuat), Memleketimden İnsan Manzaraları (1966-1967-Bas. Haz. M.Fuat, 5 Cilt), Rubailer (1966-Bas. Haz. M. Fuat), Dört Hapishaneden (1966-Bas. Haz. M.Fuat), Yeni Şiirler (1966-Bas. Haz. Dost Yayınevi), Son Şiirleri (Bas. Haz. Habora Kitabevi), Tüm Eserleri (1980-Bas. Haz. A. Bezirci, 8 Cilt).</div>fehmi90http://www.blogger.com/profile/04891315488591108018noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-5262450848656281223.post-57334626397769473272011-05-09T10:01:00.000-07:002011-05-17T01:02:40.801-07:00HASRET<table border="0" cellpadding="0" cellspacing="0" id="AutoNumber1" style="width: 550px;"><tbody>
<tr><td style="font-family: Times New Roman; font-size: 14pt;" width="100%"><br />
<img alt="Nazım Hikmet Şiirleri" border="0" src="http://www.nazimhikmet.info/images/siirust.jpg" /></td> </tr>
<tr align="center"> <td style="font-family: Book Antiqua; font-size: 14pt;" width="100%"><br />
</td> </tr>
<tr align="center"> <td style="font-family: Book Antiqua; font-size: 12pt;" width="100%">Denize dönmek istiyorum! <br />
Mavi aynasında suların: <br />
boy verip görünmek istiyorum! <br />
Denize dönmek istiyorum! <br />
Gemiler gider aydın ufuklara gemiler gider! <br />
Gergin beyaz yelkenleri doldurmaz keder. <br />
Elbet ömrüm gemilerde bir gün olsun nöbete yeter. <br />
Ve madem ki bir gün ölüm mukadder; <br />
Ben sularda batan bir ışık gibi <br />
sularda sönmek istiyorum! <br />
Denize dönmek istiyorum! <br />
Denize dönmek istiyorum! <br />
<br />
<b><i><span style="font-family: Times New Roman; font-size: medium;">Nazım Hikmet Ran</span></i></b></td></tr>
</tbody></table>fehmi90http://www.blogger.com/profile/04891315488591108018noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-5262450848656281223.post-38335878821951524442011-05-09T10:00:00.000-07:002011-05-09T04:33:03.205-07:00SENDE HERKES GİBİSİN !!<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><object class="BLOGGER-youtube-video" classid="clsid:D27CDB6E-AE6D-11cf-96B8-444553540000" codebase="http://download.macromedia.com/pub/shockwave/cabs/flash/swflash.cab#version=6,0,40,0" data-thumbnail-src="http://3.gvt0.com/vi/xswIviU_nB8/0.jpg" height="266" width="320"><param name="movie" value="http://www.youtube.com/v/xswIviU_nB8&fs=1&source=uds" /><param name="bgcolor" value="#FFFFFF" /><embed width="320" height="266" src="http://www.youtube.com/v/xswIviU_nB8&fs=1&source=uds" type="application/x-shockwave-flash"></embed></object></div>fehmi90http://www.blogger.com/profile/04891315488591108018noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-5262450848656281223.post-22623056732488026792011-05-07T10:00:00.000-07:002011-05-09T04:52:20.184-07:00ATİLA İLHAN (1925-2005)<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjOmZLitgDncPojMiyq78ATqdYsDLBfXYIJhR99jm7d2UKideobuSxxbmj2X0OVgmf133oc5Do2imdpSBUyOCg0rdSr-yVJrKZixFxZ5k8FWiFt8AgJjMzbNXY0GPiV8vQ4Ccme18-nttc/s1600/attila_ilhan4.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="400" j8="true" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjOmZLitgDncPojMiyq78ATqdYsDLBfXYIJhR99jm7d2UKideobuSxxbmj2X0OVgmf133oc5Do2imdpSBUyOCg0rdSr-yVJrKZixFxZ5k8FWiFt8AgJjMzbNXY0GPiV8vQ4Ccme18-nttc/s400/attila_ilhan4.jpg" width="400" /></a></div><div align="left"><br />
</div><div align="left"><span class="style2">İlk Gençlik Yılları</span></div>Haziran 1925'te Menemen'de doğdu. İlk ve orta eğitiminin büyük bir bölümünü İzmir ve babasının işi dolayısıyla gittikleri farklı bölgelerde tamamladı. İzmir Atatürk Lisesi birinci sınıfındayken mektuplaştığı bir kıza yazdığı Nazım Hikmet şiirleriyle yakalanmasıyla 1941 Şubat'ında, 16 yaşındayken tutuklandı ve okuldan uzaklaştırıldı. Üç hafta gözetim altında kaldı. İki ay hapiste yattı. Türkiye'nin hiçbir yerinde okuyamayacağına dair bir belge verilince, eğitim hayatına ara vermek zorunda kaldı. Danıştay kararıyla, 1944 yılında okuma hakkını tekrar kazandı ve İstanbul Işık Lisesi'ne yazıldı. Lise son sınıftayken amcasının kendisinden habersiz katıldığı CHP Şiir Armağanı'nda Cebbaroğlu Mehemmed şiiriyle ikincilik ödülünü pek çok ünlü şairi geride bırakarak aldı. 1946'ta mezun oldu. İstanbul Hukuk Fakültesi'ne kaydoldu. Üniversite hayatının başarılı geçen yıllarında Yığın ve Gün gibi dergilerde ilk şiirleri yayınlanmaya başladı. 1948'de ilk şiir kitabı Duvar'ı kendi imkanlarıyla yayınladı.<br />
<div align="left"><span class="style2">Paris Yılları</span></div><div align="left"><span class="style4">1949 yılında, üniversite ikinci sınıftayken Nazım Hikmet'i kurtarma hareketine katılmak üzere ilk kez Paris'e gitti. Bu harekette aktif rol oynadı. Fransız toplumu ve orada bulunduğu çevreye ilişkin gözlemleri daha sonraki eserlerinde yer alan bir çok karakter ve olaya temel oluşturmuştur. Türkiye'ye geri dönüşünde sıklıkla başı polisle derde girdi. Sansaryan Han'daki sorgulamalar ölüm, tehlike, gerilim temalarının işlendiği eserlerinde önemli rol oynamıştır. Bir kaç kez gözaltına alındı.</span></div><div align="left"><span class="style2">İstanbul - Paris - İzmir Üçgeni</span></div><div align="left"><span class="style4">1951 yılında Gerçek gazetesinde bir yazısından dolayı kovuşturmaya uğrayınca Paris'e tekrar gitti. Fransa'daki bu dönem Attilâ İlhan'ın Fransızca'yı ve Marksizmi öğrendiği yıllardır. 1950'li yılları İstanbul - İzmir - Paris üçgeni içerisinde geçiren Attilâ İlhan, bu dönemde ismini yavaş yavaş Türkiye çapında duyurmaya başladı. Yurda döndükten sonra, Hukuk Fakültesi'ne devam etti. Ancak son sınıfta gazeteciliğe başlamasıyla beraber öğrenimini yarıda bıraktı. Sinemayla olan ilişkisi, yine bu dönemde, 1953'te Vatan gazetesinde sinema eleştirileri yazmasıyla başlar.</span></div><div align="left"><span class="style2">Sanatta Çok Yönlülük</span></div><div align="left"><span class="style4">1957'de gittiği Erzincan'da askerliğini yaptıktan sonra, tekrar İstanbul'a dönüş yapan Attilâ İlhan sinema çalışmalarına ağırlık verdi. Onbeşe yakın senaryoya Ali Kaptanoğlu adıyla imza attı. Sinemada aradığını bulamayınca, 1960'ta Paris'e geri döndü. Sosyalizmin geldiği aşamaları ve televizyonculuğu incelediği bu dönem, babasının ölmesiyle birlikte yazarın İzmir dönemini başlattı. Sekiz yıl İzmir'de kaldığı dönemde, Demokrat İzmir gazetesinin başyazarlığını ve genel yayın yönetmenliğini yürüttü. Aynı yıllarda, şiir kitabı olarak Yasak Sevişmek ve Aynanın İçindekiler serisinden Bıçağın Ucu yayınlandı. 1968'te evlendi, 15 yıl evli kaldı.</span></div><div align="left"><span class="style2">İstanbul'a Dönüş</span></div><div align="left"><span class="style4">1973'te Bilgi Yayınevi'nin danışmanlığını üstlenerek Ankara'ya taşındı. Sırtlan Payı ve Yaraya Tuz Basmak 'ı Ankara'da yazdı. 81'e kadar Ankara'da kalan yazar Fena Halde Leman adlı romanını tamamladıktan sonra İstanbul'a yerleşti. İstanbul'da gazetecilik serüveni Milliyet ve Gelişim Yayınları ile devam etti. Bir süre Güneş gazetesinde yazan Attilâ İlhan, 1993-1996 yılları arasında Meydan gazetesinde yazmaya devam etti. 1996 yılından itibaren köşe yazılarını Cumhuriyet gazetesi'nde sürdürdü. 1970'lerde Türkiye'de televizyon yayınlarının başlaması ve geniş kitlelere ulaşmasıyla beraber Attilâ İlhan da senaryo yazmaya geri dönüş yaptı. Sekiz Sütuna Manşet, Kartallar Yüksek Uçar ve Yarın Artık Bugündür halk tarafından beğeniyle izlenilen diziler oldu.</span></div>fehmi90http://www.blogger.com/profile/04891315488591108018noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-5262450848656281223.post-12498841006017706912011-05-07T04:50:00.000-07:002011-05-09T04:53:31.432-07:00Atilla Ilhan Ben Sana Mecburum<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><iframe allowfullscreen='allowfullscreen' webkitallowfullscreen='webkitallowfullscreen' mozallowfullscreen='mozallowfullscreen' width='320' height='266' src='https://www.youtube.com/embed/A6Exy6nwgAY?feature=player_embedded' frameborder='0'></iframe></div>fehmi90http://www.blogger.com/profile/04891315488591108018noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-5262450848656281223.post-62412472379103140232011-05-06T00:06:00.000-07:002011-05-06T03:43:04.347-07:00MEHMET AKİF ERSOY (İSTİKLAL ŞAİRİ) 1873 - 1936<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEipBW6i5pcVCX1ntu2w1is2IacY_wGXSC1eUqvqztwYArx-QHC7idFfIA63qZoZg1K7duiedWkFUuWZuTyIlj4VgyZVSafOty4m7CUtRgykHZ6qxueItshvLY16DXwwXYvAKCDXhXg2-7A/s1600/mehmet-akif-ersoy.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="240" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEipBW6i5pcVCX1ntu2w1is2IacY_wGXSC1eUqvqztwYArx-QHC7idFfIA63qZoZg1K7duiedWkFUuWZuTyIlj4VgyZVSafOty4m7CUtRgykHZ6qxueItshvLY16DXwwXYvAKCDXhXg2-7A/s320/mehmet-akif-ersoy.jpg" width="320" /></a></div><br />
<br />
<br />
<br />
İstiklâl Marşı şâiri. Asıl adı Mehmet Ragif olan Mehmet Akif 1873 yılında İstanbul'da doğdu. Annesi Emine Şerife Hanım, babası Temiz Tâhir Efendidir. İlk tahsiline Emir Buhâri Mahalle Mektebinde başladı. İlk ve orta öğrenimden sonra Mülkiye Mektebine devam etti. Babasının vefâtı ve evlerinin yanması üzerine mülkiyeyi bırakıp Baytar Mektebini birincilikle bitirdi. Tahsil hayâtı boyunca yabancı dil derslerine ilgi duydu. Fransızca ve Farsça öğrendi. Babasından Arapça dersleri aldı.<br />
<br />
Zirâat nezâretinde baytar olarak vazife aldı. Üç dört sene Rumeli, Anadolu ve Arabistan'da bulaşıcı hayvan hastalıkları tedâvisi için bir hayli dolaştı. Bu müddet zarfında halkla temasta bulundu. Âkif'in memuriyet hayatı 1893 yılında başlar ve 1913 târihine kadar devam eder.<br />
<br />
Memuriyetinin yanında Ziraat Mektebinde ve Dârulfünûn'da edebiyat dersleri vermiştir.<br />
<br />
1893 senesinde Tophâne-i Âmire veznedârı M. Emin Beyin kızı İsmet Hanımla evlendi.<br />
<br />
Âkif okulda öğrendikleriyle yetinmeyerek, dışarda kendi kendini yetiştirerek tahsilini tamamlamaya, bilgisini genişletmeye çalıştı. Memuriyet hayatına başladıktan sonra öğretmenlik yaparak ve şiir yazarak edebiyat sâhasındaki çalışmalarına devam etti. Fakat onun neşriyat âlemine girişi daha fazla 1908'de İkinci Meşrutiyetin îlânıyla başlar. Bu târihten itibaren şiirlerini Sırât-ı Müstakîm'de yayınlanır.<br />
<br />
1920 târihinde Burdur Mebusu olarak Birinci Büyük Millet Meclisine seçildi. 17 Şubat 1921 günü İstiklâl Marşı'nı yazdı. Meclis 12 Martta bu marşı kabul etti.<br />
<br />
1926 yılından îtibâren Mısır Üniversitesinde Türkçe dersleri verdi. Derslerden döndükce Kur'ân-ı kerîm tercümesiyle de meşgul oluyordu, fakat bu sırada siroza tutuldu. Önceleri hastalığının ehemmiyetini anlayamadı ve hava değişimiyle geçeceğini zannetti. Lübnan'a gitti. Ağustos 1936'da Antakya'ya geldi. Mısır'a hasta olarak döndü.<br />
<br />
Hastalık onu harâb etmiş, bir deri bir kemik bırakmıştı. İstanbul'a geldi. Hastanede yattı, tedâvi gördü. Fakat hastalığın önüne geçilemedi. 27 Aralık 1936 târihinde vefat etti. Kabri Edirnekapı Mezarlığındadır.<br />
<br />
Mehmed Âkif milletini ve dînini seven, insanlara karşı merhametli bir mizaca sâhip, şâir tabiatının heyecanlarıyla dalgalanan, edebî bakımdan kıymetli şiirlerin yazarı meşhur bir Türk şâiridir. İstiklâl Marşı şâiri olması bakımından da "Millî Şâir" ismini almıştır.<br />
<br />
Şairin en büyük eseri Safahat genel adı altında toplanan şiirleri şu 7 kitaptan oluşmuştur:<br />
<br />
1.Kitap: Safahat (1911)<br />
<br />
2.Kitap: Süleymaniye Kürsüsünde (1912)<br />
<br />
3. Kitap: Hakkın Sesleri (1913)<br />
<br />
4. Kitap: Fatih Kürsüsünde (1914)<br />
<br />
5. Kitap: Hatıralar (1917)<br />
<br />
6. Kitap: Asım (1924)<br />
<br />
7. Kitap: Gölgeler (1933).fehmi90http://www.blogger.com/profile/04891315488591108018noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-5262450848656281223.post-26670312980752484632011-05-06T00:04:00.000-07:002011-05-09T04:37:13.223-07:00Çanakkale Şehitlerine - Mehmet Akif Ersoy Harika Yorum<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><iframe allowfullscreen='allowfullscreen' webkitallowfullscreen='webkitallowfullscreen' mozallowfullscreen='mozallowfullscreen' width='320' height='266' src='https://www.youtube.com/embed/aNk3V5MUPTg?feature=player_embedded' frameborder='0'></iframe></div>fehmi90http://www.blogger.com/profile/04891315488591108018noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-5262450848656281223.post-54804421501228490902011-05-06T00:02:00.000-07:002011-05-09T04:40:13.194-07:00MEVLANA (1207-1273)<div style="background-color: transparent; border-bottom: medium none; border-left: medium none; border-right: medium none; border-top: medium none; color: black; overflow: hidden; text-align: left; text-decoration: none;"><div style="text-align: justify;"></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhEZPn4fiJvJhAvxlQwPDEbazSiIEDNja9jNoEH2Ho12M6EeNo3EU0592d_AChlJGupKQPr_lnJX3seDSFi6Ch4eOsenbCZEdksdeBk-NRbR0ysHVuiW5WmV171wyA195b9QkholSutXKo/s1600/419120438156772_1260938167.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="276" j8="true" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhEZPn4fiJvJhAvxlQwPDEbazSiIEDNja9jNoEH2Ho12M6EeNo3EU0592d_AChlJGupKQPr_lnJX3seDSFi6Ch4eOsenbCZEdksdeBk-NRbR0ysHVuiW5WmV171wyA195b9QkholSutXKo/s400/419120438156772_1260938167.jpg" width="400" /></a></div><div style="text-align: justify;">Mevlana'nın asıl ismi Muhammed, lakabı ise Celaleddin'dir.</div><br />
<div style="text-align: justify;">Eskiden "Diyar-ı Rum" denilen Anadolu topraklarında, Konya'da yaşayıp vefat etmesi, şahsiyetini orada kazanması ve şöhret bulması sebebiyle "Rumi" (Anadolu) nisbesi ile anılır. </div><br />
<div style="text-align: justify;">"Mevla-na" 'efendi-miz' demektir. ve hürmet maksadıyla ulema için kullanılırdı. Şeyh Sadreddin Konevi'nin (ö. 1274), sohbetleri esnasında ona "Mevlana" şeklinde hitap etmesinin, onun Mevlana lakab-ı alisiyle şöhret bulmasına sebep olduğu da kaydedilmiştir.</div><br />
<div style="text-align: justify;">"Hüdavendigar", "Hünkar", "Hazret-i Mevlana", "Mevlevi", "Şeyh", "Molla-yı Rumi", "Rumi", ve "Hazret-i Pir" lakab ve ünvanları da onun için kullanılmıştır. Hazret-i Mevlana ve Hazret-i Pir saygı hitapları, Mevlevi çevrelerinde ve Anadolu'da daha çok tercih edilmiştir. Bugün İran ve Pakistan'da Mevlevi, Batı'da Rumi lakapları, onu anmak için öncelikle kullanılmaktadır.</div><br />
<div style="text-align: justify;">Babasının adı Muhammed Bahaeddin Veled'dir. Babası Sultanü'l-Ulema lakabıyla meşhurdur. Annesi ise Belh emiri Rüknüddin'in kızı Prenses Mü'mine Hatun'dur. Mevlana bugün Afganistan sınırları içerisinde yer alan Belh şehrinde doğdu. Belh şehri, köklü bir tasavvufi geleneğe sahip coğrafyalardan biriydi. Mevlana'nın doğum tarihi, oğlu Sultan Veled'in Divan'ının sonundaki bir kayıta göre 6 Rebiülevvel 604 (30 Eylül 1207)'dir. Ancak araştırmacılar, Mevlana'nın doğum tarihini 597/1200'lü, hatta daha önceki yıllara kadar götürmektedirler.</div><div style="text-align: justify;"></div><div style="text-align: justify;">Mevlana'nın hayatını esasen 4 döneme ayırmak mümkündür.</div><br />
<strong>1. Mevlana'nın Babasının Ölümüne Kadarki Hayatı (1207-1231)</strong><br />
<div style="background-color: transparent; border-bottom: medium none; border-left: medium none; border-right: medium none; border-top: medium none; color: black; overflow: hidden; text-align: left; text-decoration: none;"><b>2. Mevlana'nın Babasının Ölümünden, Şems-i Tebrizi Olan Hayatı (1231-1244)</b><br />
<div style="background-color: transparent; border-bottom: medium none; border-left: medium none; border-right: medium none; border-top: medium none; color: black; overflow: hidden; text-align: left; text-decoration: none;"><b>3. Mevlana'nın Şems'in Ölümüne (Tamamen Kaybolmasına) Kadar Olan Hayatı (1244-1247)</b><br />
<strong>4. Mevlana'nın Şems'in Ölümünden Sonraki Hayatı (1247-1273)</strong></div><strong></strong></div><div style="background-color: transparent; border-bottom: medium none; border-left: medium none; border-right: medium none; border-top: medium none; color: black; overflow: hidden; text-align: left; text-decoration: none;"></div><div style="background-color: transparent; border-bottom: medium none; border-left: medium none; border-right: medium none; border-top: medium none; color: black; overflow: hidden; text-align: left; text-decoration: none;"></div><div style="background-color: transparent; border-bottom: medium none; border-left: medium none; border-right: medium none; border-top: medium none; color: black; overflow: hidden; text-align: left; text-decoration: none;"><div style="background-color: transparent; border-bottom: medium none; border-left: medium none; border-right: medium none; border-top: medium none; color: black; overflow: hidden; text-align: left; text-decoration: none;"><div style="background-color: transparent; border-bottom: medium none; border-left: medium none; border-right: medium none; border-top: medium none; color: black; overflow: hidden; text-align: left; text-decoration: none;"><b>Hz. Mevlana'nın yazılı eserleri şunlardır:</b><br />
<br />
1. Mesnevi,<br />
2. Divan-ı Kebir<br />
3. Fihi Ma Fih<br />
4. Mecalis-i Seb'a<br />
5. Mektuplar.<br />
<br />
<br />
<br />
</div></div></div></div>fehmi90http://www.blogger.com/profile/04891315488591108018noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-5262450848656281223.post-79323286848052711372011-05-05T07:04:00.000-07:002011-05-09T04:39:29.150-07:00Yılmaz Erdoğan - Mevlana Cellaledin-i Rumi - Etme<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><iframe allowfullscreen='allowfullscreen' webkitallowfullscreen='webkitallowfullscreen' mozallowfullscreen='mozallowfullscreen' width='320' height='266' src='https://www.youtube.com/embed/DGmguyenac8?feature=player_embedded' frameborder='0'></iframe></div>fehmi90http://www.blogger.com/profile/04891315488591108018noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-5262450848656281223.post-21443944705264715292011-05-04T04:00:00.000-07:002011-05-04T04:00:38.119-07:00MEHMET RAUF (1875-1931)<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjQkk6QyXxMy19KE-2actUKLGjIWYtLypVlu9JS-c5w0K6wsJ2kpDxrtF3TJU1kThfDPA4VHj_QDQ8hKPzEUBcPH2zgtGlU1G9MTIBW26NNN4M0YkPGhkl0ECden-bcTLIpe4ouZOMe0rY/s1600/27112.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="400" j8="true" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjQkk6QyXxMy19KE-2actUKLGjIWYtLypVlu9JS-c5w0K6wsJ2kpDxrtF3TJU1kThfDPA4VHj_QDQ8hKPzEUBcPH2zgtGlU1G9MTIBW26NNN4M0YkPGhkl0ECden-bcTLIpe4ouZOMe0rY/s400/27112.jpg" width="314" /></a></div><span style="font-family: Arial Black;"><span style="color: black;">12 Ağustos 1875’te İstanbul’da doğdu. 23 Aralık 1931’de yine İstanbul’da yaşamını yitirdi. Türk edebiyatında psikolojik roman türünün ilk örneklerinden olan "Eylül" isimli romanıyla tanınır. İlk ve orta öğrenimini İstanbul Balat’taki mahalle mektebiyle, Soğukçeşme Askeri Rüşdiyesi’nde yaptı. Bahriye mektebini bitirdi, deniz subayı oldu. 1894’te staj için Girit’e, 1895’te Kiel kanalının açılış töreni için Almanya’ya gönderildi. Trabya’da elçilik gemilerinin irtibat subaylığına atandı. Üç kez evlendi. 1908’den sonra bahriyeden ayrılarak sadece yazarlık yaptı. 1908-1909 arasında "Mehasin", 1923-1924 arasında "Süs" adlarında iki kadın dergisi yayınladı. Bir süre ticaretle uğraştı. Yaşamının son yıllarını yoksulluk içinde geçirdi. İlk öyküsünü 16 yaşında yazdı. "Düşüş" isimli bu öykü Halit Ziya Uşaklıgil'in İzmir'de çıkardığı "Hizmet" gazetesinde yayınlandı. Mektep ve Servet-i Fünun dergilerindeki yazılarıyla tanındı. Asıl ününü Servet-i Fünun'da tefrika edilen "Eylül" adlı romanıyla yaptı. 1946'da basılan bu roman, Türk edebiyatındaki ilk psikolojik romandır. Konusu karı-koca-aşık üçlü ilişkisi olan bu romanda, sade ve akıcı bir dille ruhsal çözümlemelere yer verdi. Bu başarıyı diğer eserlerinde yineleyemedi. <br />
<br />
</span></span><span style="font-family: Arial Black;"><span style="color: black;"><b>ESERLERİ</b> <br />
<br />
<b>ROMAN:</b> <br />
Eylül (1901-1946) <br />
Genç Kız Kalbi (1914-1946) <br />
Karanfil ve Yasemin (1924) <br />
Son Yıldız (1927) <br />
Kan Damlası (1928) <br />
Halas (1929) <br />
<br />
<b>ÖYKÜ:</b> <br />
İhtizar (1909) <br />
Son Emel (1913) <br />
Bir Aşkın Tarihi (1915) <br />
İlk Temas, İlk Zevk (1922) <br />
Eski Aşk Geceleri (1927) <br />
<br />
<b>OYUN:</b> <br />
Ferdi ve Şürekası (1909) <br />
Cidal (1911) <br />
Sansar (1920) <br />
<br />
<b>DÜZYAZI-ŞİİR:</b> <br />
Siyah İnciler </span></span>fehmi90http://www.blogger.com/profile/04891315488591108018noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-5262450848656281223.post-81561593711671736312011-05-04T03:57:00.000-07:002011-05-04T03:57:19.119-07:00Halit Ziya Uşaklıgil (1866 - 1945)<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhDtYZ8TxAIrTYgeslTv23cTb1yRWdkuGVn1IguUr6_4sAgAuEKLLZM8onSEYD89Zr690Tx7Y2PhEPnen1Ersci7KazwNz0OcW9-wxEjZP_CzCUHuO1C0jWdZdbNWtvqPB3fUgQ0cW5ByQ/s1600/368.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="400" j8="true" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhDtYZ8TxAIrTYgeslTv23cTb1yRWdkuGVn1IguUr6_4sAgAuEKLLZM8onSEYD89Zr690Tx7Y2PhEPnen1Ersci7KazwNz0OcW9-wxEjZP_CzCUHuO1C0jWdZdbNWtvqPB3fUgQ0cW5ByQ/s400/368.jpg" width="300" /></a></div>Halit Ziya’nın ailesi, Uşak’ta helvacılıkla uğraşırken, İzmir’e göçerek "Uşşakizadeler" diye anılmaya başlayan zengin bir ailedir. Bu aile, işleri çok gelişince İstanbul’a da bir şube açtı ve bu şubeyi sermayesiyle birlikte oğul Hacı Halil Efendi’ye verdi. Halit Ziya, Hacı Halil Efendi’nin üçüncü çocuğu olarak 1866’da İstanbul’da doğdu. <br />
<div style="text-indent: 30px;"></div>İstanbul’da Askeri Rüştiye'ye giden Halit Ziya, babasının işleri kötü gitmeye başlayınca, annesiyle birlikte İzmir’e dedesinin yanına gönderildi. Öğrenimini İzmir Rüşdiyesi’nde sürdürdü (1878). Bu arada babasının işlerini düzene koyup İzmir’e gelişi ve yeni bir işyeri açışıyla sığıntı olma düşüncesini de zihninden atan Halit Ziya, ikinci bir okula hazırlık için Frenk Mahallesi’nin Alioti bölümündeki Auguste de Jaba adlı avukatın emrine verildi. <br />
<div style="text-indent: 30px;"></div>Halit Ziya, babasının kâtibi olarak işe başladı, bu iş edebiyat merakıyla pek bağdaşmadığından yeni iş tavsiyelerini dikkate aldı, ancak İstanbul’da hariciyeci olmak için yaptığı başvuru sonuçsuz kaldı. <br />
<div style="text-indent: 30px;"></div>İzmir’e dönüşünde rüştiye öğretmenliğine başladı ve akabinde Osmanlı Bankası’na girdi. İstanbul’da Reji Genel Müdürlüğü’nün başkâtiplik teklifini kabul ederek İzmir’den ayrıldı (1893). Reji’deki çalışma günlerinde Servet-i Fünun’a da katılarak edebi faaliyetlerini yoğunlaştıran Halit Ziya, Meşrutiyet’ten sonra bir süre Darülfünun Edebiyat Fakültesi’nde Batı Edebiyatı okuttu. Sonra Mabeyn Başkâtibi oldu (1909). <br />
<div style="text-indent: 30px;"></div>Buradan ayrıldıktan sonra memuriyete dönmeyen ve tüm zamanlarını edebiyata veren Halit Ziya, 23 Mayıs 1945 tarihinde İstanbul’da öldü. <br />
<br />
ESERLERİ<br />
<br />
Nemide Bir İzdivacın Tarih-i Muâşakası, Bir Yazın Tarihi, Onu Beklerken, Sanata Dair Kırk Yıl, Bir Ölünün Defteri, Bir Muhtıranın Son Yaprakları, Solgun Demet, Aşka Dair, Bir Acı Hikaye Ferdi ve Şürekası, Nâkıl Bir Şi’r-i Hayal, İhtiyar Dost, Saray ve Ötesi Mai ve Siyah, Bu Muydu?, Sepette Bulunmuş Kadın Pençesi <br />
Kırık Hayatlar, Heyhat, Bir Hikâye-i Sevda İzmir Hikâyesi, Aşk-ı Memnu, Küçük Fıkralar, Hepsinden Acıfehmi90http://www.blogger.com/profile/04891315488591108018noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-5262450848656281223.post-40788645648251307062011-05-04T03:54:00.000-07:002011-05-04T03:54:54.188-07:00REFİK ERDURAN (1928-?)<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEj_GzjIHPGX4U33DShoMlj0UKw8wDUKNqoK-vpo6veIGmQRjAEOFICC2ZkVHEz3_L5aCPAzvy02su9YwvJI-w9tDL7Wj-TVAR-asdIqz-Zz-1P9YUCkWTeuFBpjmDZMYPWJwfGqx9RYIsE/s1600/Refik_Erduran_1x_131359.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="400" j8="true" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEj_GzjIHPGX4U33DShoMlj0UKw8wDUKNqoK-vpo6veIGmQRjAEOFICC2ZkVHEz3_L5aCPAzvy02su9YwvJI-w9tDL7Wj-TVAR-asdIqz-Zz-1P9YUCkWTeuFBpjmDZMYPWJwfGqx9RYIsE/s400/Refik_Erduran_1x_131359.jpg" width="400" /></a></div><div align="justify" class="style35">13 Şubat 1928 tarihinde İstanbul'da doğdu. Robert Kolej'den Lisans (B. A.) derecesini aldıktan sonra Master eğitimini Cornell Üniversitesi'nde, askerliğini Kore Savaşı sırasında Türk Tugayı'nda yedek subay olarak yaptı. </div><div align="justify" class="style35">Bir süre yayıncılık ve filmcilikle uğraştı. Milliyet gazetesinde başladığı köşe yazarlığını başka gazetelerde sürdürdü. Sırp faşistlerine karşı sembolik direniş göstermek amacıyla 1995 yılında Bosna'ya giderek Kara Kuğular adlı seçkin birliğe katıldı, gördükleri Milliyet'te dizi olarak yayımlandı. Ardından Bosnalı Samuraylar başlığıyla kitaplaştırıldı. </div><div align="justify" class="style35">Erduran kısa adı ITI (UNESCO) olan Uluslararası Tiyatro Enstitüsü Türkiye Merkezi'nin 1986 yılından beri başkanıdır. Aynı örgütün 1989'da Helsinki'de yapılan Dünya Kongresi'nde Uluslararası Yazarlar Komitesi Başkanlığı'na seçildi. Gençlik anılarını Gülerek adlı kitabında topladı. Yurtiçinde ve dışında sinema, televizyon senaryoları yazdı. Atatürk'ün toplumu yeniden yapılandırmada kırdığı sürat rekorunu anlatan Metamorfoz senaryosu da filme çekildi. Devlet </div><div align="justify" class="style35">Tiyatroları, ıstanbul şehir Tiyatroları, Sururi-Cezzar Tiyatrosu, Ulvi Uraz Tiyatrosu, Haldun Dormen Tiyatrosu, Ali Poyrazoğlu Tiyatrosu, Kenter Tiyatrosu, Yunus Emre Tiyatrosu, Tiyatro ıstanbul, Yeditepe Tiyatrosu, yerli ve yabancı başka topluluklar tarafından otuzdan fazla oyunu sahnelendi.</div><div class="style35"><strong>Oyun</strong> <br />
Cengizhan'ın Bisikleti <br />
Yemenimin Uçları <br />
Tamirci <br />
El Ele <br />
Deli <br />
Bir Kilo Namus <br />
Karayar Köprüsü <br />
Turp Suyu <br />
Canavar Cafer <br />
Yağmur Duası </div><div class="style35"><strong>Diğer Kitapları</strong> <br />
Yağmur Duası (1954) <br />
Domuz (2003) <br />
Er Oyunu (2004) <br />
Kavşak (2004) <br />
Neşe'nin Şarkıları (2004) <br />
Sabiha (2004) <br />
İblisler, Azizler, Kadınlar (Anı) (2005) <br />
Jetonlar Düştükçe (2007) Cumhuriyet Kitapları </div><div align="justify" class="style35"><br />
</div>fehmi90http://www.blogger.com/profile/04891315488591108018noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-5262450848656281223.post-37683354784834749192011-05-04T03:48:00.000-07:002011-05-04T03:48:02.346-07:00ADIVAR, HALİDE EDİB (1884-9 1.1964)<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgVppVIuq-47ZJUGLFQW9o7pGA6CESNfMx-2uIbs-Lyi1U7lHzwTdAlMBvaeBkfUka3s4YSAoyDp6ZDE5h8-ooUb1Rlk5LRFazDnhThGS-VFeWDS0c2wsYkM6Kq6uy8J0Ex3aPYJRVL7J4/s1600/515824957567484_1259582185.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="320" j8="true" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgVppVIuq-47ZJUGLFQW9o7pGA6CESNfMx-2uIbs-Lyi1U7lHzwTdAlMBvaeBkfUka3s4YSAoyDp6ZDE5h8-ooUb1Rlk5LRFazDnhThGS-VFeWDS0c2wsYkM6Kq6uy8J0Ex3aPYJRVL7J4/s320/515824957567484_1259582185.jpg" width="300" /></a></div><strong><span style="color: black;">Romancı. İstanbul’da doğdu. Reji Nâzın Mehmed Edip Bey’in kızıdır. Üsküdar Amerikan Kız Koleji’ni bitirdi. Özel olarak Arapça, Kur’ân-ı Kerîm, Türk musikîsi, Salih Zeki’den matematik, Rıza Tevfik Bölükbaşı’dan felsefe ve edebiyat dersleri alarak özel öğrenim gördü. 1901 ‘de hocası Salih Zeki İle evlendi. 31 Mart olayı üzerine Mısır’a kaçtı. Oradan İngiltere’ye geçti. Eğitimle ilgili yazıları beğenildiği için 1909′-da Dârü’l-Muallimat (Öretmen Okulu) pedagoji öğretmenliğine getirildi. 191.7′de ikinci evliliğini Dr. Adnan Adıvar ile yaptı. İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi’nde Batı edebiyatı dersleri verdi. Yunanlılar’ın İzmir’i işgal etmesini protesto için yapılan meşhur Sultanahmed Mitingi’nde heyecanlı bir konuşma yaptı. İstanbul’un işgal edilmesi üzerine kocası ile Anadolu’ya kaçarak Millî Mücâdele’ye katıldı. Sakarya Muharebesi’nİ takip eden günlerde, savaşa fiilen katılıp hastabakıcılık yaptı. Kendisine “onbaşı” ve “çavuşluk” rütbeleri verildi. Millî Mücâdele’den sonra eşiyle birlikte Avrupa’ya gitti (1924-1939). 1939′da Edebiyat Fakültesi İngilizce profesörlüğüne tayin edildi. İstanbul’da öldü.</span><span style="color: black;">Hikayeleri:</span></strong><br />
<div align="justify"><span style="color: black;"><strong>1. Harap Mâbedier (1911), 2. Dağa Çıkan Kurt (1922), 3. Kubbede Kalan Hoş Sadâ (1974), 4. izmir’den Bursa’ya (İçindeki üç hikaye yazara aittir, 1963,1970).</strong></span></div><div align="justify"><span style="color: black;"><strong>Romanları:</strong></span></div><div align="justify"><span style="color: black;"><strong>1. Heyula (1909-İ974), 2. Râlk’ln Annesi (1909, 1924), 3. Sevlyye Tallb (1910), 4. Handan (1912), 5. Yeni Turan (1912), 6. Son Eseri (1913,1909,1939), 7. Mev’ut Hüküm (1917. 1919). 8. Ateşten Gömlek (1922, 1923), 9. Kalp Ağrısı (1924), 10. Vurun Kahpeye (1923, 1926), 11. Zeyno’nun Oğlu (1927,1928), 12. Sinekli Bakkal (1935,1936), 13. Yolpalas Cinayeti (1936), 14. Tatarcık (1938, 1939), 15. Sonsuz Panayır (1946), 16. Döner Ayna (1953), 17. Âkile Hanım Sokağı (1958, 1975), 18. Kerim Usta’nın Oğlu (1958,1974), 19. Sevda Sokağı Komedyası (1959, 1971), 20. Çare saz (1961, 1972), 21. Hayat Parçaları (1963).</strong></span></div><div align="justify"><span style="color: black;"><strong>Tiyatro eserleri: 1. Kenan Çobanları (1918), 2. Maske ve Ruh (1937).</strong></span></div><div align="justify"><span style="color: black;"><strong>Hâtıraları:</strong></span></div><strong><span style="color: black;"> 1. Mor Salkımlı Ev (1951,1955; İngilizce neşri “Memoirs” 1926), 2. Türk’ün Ateşte İmtihanı (Milli Mücâdele Hâtıraları, Hayat mecmuası’nda 1962; İngilizce neşri “The Turkish ordeal”. 1928).</span><span style="color: black;"></span></strong><br />
<span style="color: black;"><br />
<strong></strong></span>fehmi90http://www.blogger.com/profile/04891315488591108018noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-5262450848656281223.post-11226951768792591092011-05-03T04:55:00.000-07:002011-05-03T04:57:00.816-07:00Tut ki Ben<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiYJkMpC5iQ6Fx5d893LgHVRCBRt1E_JPyiiaO1Uq2SP9nxepuUd-3cVOzSKuIn1OAA8aDAvtWCQfjD8g3JNOx6TUlJe9yMw05mWHkxvt3ih1sqwGk-xaQePti_upEVGX4xnis0YgzNep8/s1600/Turgut-Uyar.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="212" j8="true" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiYJkMpC5iQ6Fx5d893LgHVRCBRt1E_JPyiiaO1Uq2SP9nxepuUd-3cVOzSKuIn1OAA8aDAvtWCQfjD8g3JNOx6TUlJe9yMw05mWHkxvt3ih1sqwGk-xaQePti_upEVGX4xnis0YgzNep8/s320/Turgut-Uyar.jpg" width="320" /></a></div><br />
<em><span style="color: black; font-family: Comic Sans MS;">Tut ki Ben<br />
</span><span style="font-family: Comic Sans MS; font-size: x-small;"><span style="color: black;"><span style="font-size: small;">Tut ki sen bir şiiri çok iyi yazsan<br />
Ya da çok iyi bir şiir yazsan<br />
Bir saatin aralıksız işleyişi<br />
Bir çocuğun bir sokak kedisini sevişi<br />
Bilmem ki sanki güzel bir akşam gibi<br />
Onun için her akşamı iyi yaşamalıyım<br />
Yani kıskanılan onu<br />
Demek istediğim hepsi<br />
</span>Turgut Uyar</span></span></em><br />
<span style="font-size: small;"><b><br />
</b></span>fehmi90http://www.blogger.com/profile/04891315488591108018noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-5262450848656281223.post-83352737442191003592011-05-03T04:52:00.000-07:002011-05-03T04:52:16.723-07:00TURGUT UYAR (1927-1985)<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiugRm3OksflMjWLagUL8VkPZzRLSZch2I-iyiedFfiHaVzASlzcrz6xzhZ1oJ4Mp4I6V7o7Vg0ka7xfH4g6YLJEE4nt3bfsquObPZE_jQLny49IYTyFTMzKREwI7NJ2jS3K-nqmaVsAgs/s1600/Turgut-Uyar.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="265" j8="true" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiugRm3OksflMjWLagUL8VkPZzRLSZch2I-iyiedFfiHaVzASlzcrz6xzhZ1oJ4Mp4I6V7o7Vg0ka7xfH4g6YLJEE4nt3bfsquObPZE_jQLny49IYTyFTMzKREwI7NJ2jS3K-nqmaVsAgs/s400/Turgut-Uyar.jpg" width="400" /></a></div><span style="color: black; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><em>4 Ağustos 1927’de Ankara’da doğdu. 22 Ağustos 1985’te İstanbul’da yaşamını yitirdi. Babası subaydı. İlk öğrenimini çeşitli kentlerde tamamladı. 1946'da Bursa Işıklar Lisesi’ni, 1947'de Askeri Memurlar Okulu’nu bitirdi. Bir süre orduda subay olarak görev yaptı. 1958’de ordudan ayrıldı. Türkiye Selüloz ve Kağıt Fabrikaları Ankara Bürosu ile Sanayi Bakanlığı'nda çalıştı. 1968'de emekliye ayrıldı. İstanbul'a yerleşti. Yaşamını serbest yazar olarak sürdürdü. 1969'da öykü yazarı Tomris Uyar ile evlendi. İlk şiiri "Yad" Haziran 1947’de Yedigün dergisinde çıktı. Çeşitli dergilerde yer alan şiirleriyle adını duyurdu. Ölçülü, uyaklı ilk dönem şiirlerinde daha çok kişisel yaşantısı üzerinde durdu. Aşk, ayrılık, ölüm temalarını işlediği bu dönem şiirlerinde Garip akımının izleri görülür. Daha sonra yoğun imgelerin ve simgeci bir söyleyişin etkili olduğu şiirleriyle İkinci Yeni'nin başlıca şairlerinden biri oldu. Sanatını halk şiirinin deyişleri ve divan şiirinin biçimlerinden yararlanarak geliştirdi. Büyük kent yaşamını bütün karmaşıklığı, parçalılığı ve sarsıntılarıyla içeren bir şiir oluşturdu. Lirik şiirin geleneksel sınırlarını zorladı. Şiirle düzyazı arasındaki ayrımı ortadan kaldırdı. Son dönem şiirlerinde başlangıçtaki zengin doku giderek yalınşlaştı, daha karamsar olmaya başladığı görüldü. Türk şiiri üzerine yazıları ve edebiyat eleştirileriyle de ilgi topladı. Şiirleri İngilizce, Fransızca ve Sırpça'ya çevrildi. <br />
<br />
</em></span><span style="color: black;"><em><span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><b>ESERLERİ</b> <br />
<br />
<b>ŞİİR:</b> <br />
Arz-ı Hal (1949) <br />
Türkiyem (1952-1963) <br />
Dünyanın En Güzel Arabistanı (1959) <br />
Tütünler Islak (1962) <br />
Her Pazartesi (1968) <br />
Divan (1970) <br />
Toplandılar (1974) <br />
Toplu Şiirler (1981, ilk dört kitaptaki şiirleri) <br />
Kayayı Delen İncir (1982) <br />
Dün Yok mu (1984) <br />
Büyük Saat (Son yazdıklarıyla birlikte bütün şiirleri 1984) <br />
<br />
<b>İNCELEME:</b> <br />
Bir Şiirden (1984) <br />
<br />
<b>ÖDÜLLERİ</b> <br />
<br />
1963 Yeditepe Şiir Armağanı Tütünler Islak ile <br />
1975 Türk Dil Kurumu Çeviri Ödülü Lucretius'tan Evrenin Yapısı çevirisi ile (Tomris Uyar'la birlikte) <br />
1981 Behçet Necatigil Şiir Ödülü Kayayı Delen İncir ile <br />
1984 Sedat Simavi Vakfı Edebiyat Ödülü Büyük Saat ile <br />
<br />
</span></em></span>fehmi90http://www.blogger.com/profile/04891315488591108018noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-5262450848656281223.post-30804241175882425452011-05-03T04:49:00.000-07:002011-05-03T04:49:01.506-07:00CEMAL SÜREYA (1937-1990)<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgm0c192zViEIqF8xFzV6iIe5FZQUJ65ePVhnQulI8lZ68tHJnt7BnnFZKVfngiuj4815zIGEutzsLC17b1Mm-7le4wjjXn3Cwg_1Egtop8Qn8VbURz1pNOcqSV6_-TY0qA1MG2RMTqR44/s1600/cemal9.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="400" j8="true" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgm0c192zViEIqF8xFzV6iIe5FZQUJ65ePVhnQulI8lZ68tHJnt7BnnFZKVfngiuj4815zIGEutzsLC17b1Mm-7le4wjjXn3Cwg_1Egtop8Qn8VbURz1pNOcqSV6_-TY0qA1MG2RMTqR44/s400/cemal9.jpg" width="331" /></a></div>1931’de Erzincan’da dogdu. Asil ismi Cemalettin Seber. Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Maliye ve Iktisat Bölümü’nü bitirdi. Maliye Bakanligi’nda müfettis yardimciligi ve müfettislik görevlerinde bulundu. 1982’de müsavir maliye müfettisliginden emekli oldu. Agustos 1960’ta basladigi ve yalnizca dört sayi çikarabildigi Papirüs dergisini, Haziran 1966-Mayis 1970 arasi 47, 1980-81 arasi iki sayi daha çikardi. 1978’de Kültür Bakanligi’nda Kültür Yayinlari Danisma Kurulu üyesi olarak da görev yapan Cemal Süreya, emekli olduktan sonra, yayinevlerinde danisman ve ansiklopedilerde redaktör olarak çalisti. Birçok dergide yazilari ve siirleri yayimlandi. Olusum, Türkiye Yazilari, Maliye Yazilari dergileri ile Saçak dergisinin kültür-sanat bölümünü bir süre yönetti. Politika, Aydinlik ve Yeni Ulus gazeteleri ile Yazko Somut ve 2000’e Dogru dergilerinde köse yazilari yazdi. Ikinci Yeni hareketinin önde gelen sair ve kuramcilarindan sayilan Cemal Süreya’nin ilk siiri “Sarkisi-beyaz”, Ocak 1953’te Mülkiye dergisinde yayimlandi. 9 Ocak 1990’da Istanbul’da ölümünden sonra adina bir siir ödülü kondu.<span id="more-759"></span>fehmi90http://www.blogger.com/profile/04891315488591108018noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-5262450848656281223.post-64119907839268811132011-05-03T04:43:00.001-07:002011-05-03T04:43:32.454-07:00MONA ROZA<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><iframe allowfullscreen='allowfullscreen' webkitallowfullscreen='webkitallowfullscreen' mozallowfullscreen='mozallowfullscreen' width='320' height='266' src='https://www.youtube.com/embed/bMdRdppFSAg?feature=player_embedded' frameborder='0'></iframe></div>fehmi90http://www.blogger.com/profile/04891315488591108018noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-5262450848656281223.post-14571602549200341002011-05-03T04:42:00.000-07:002011-05-03T04:42:37.069-07:00SEZAİ KARAKOÇ (1933- ?)<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjOsqpzvXvDUYVasGI4K-Lm8eYEEhrXGLvubcICYUtjgDh3_CCiwTsEeM6kNix6zKTZfGTet2sBgGAjlmtjhJC2QDv_l_3W54TKcee2TNMMAsIEf4QzQOB5dt7KczbRJGmS3_taGkCkbQg/s1600/sezai-karakoc.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="400" j8="true" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjOsqpzvXvDUYVasGI4K-Lm8eYEEhrXGLvubcICYUtjgDh3_CCiwTsEeM6kNix6zKTZfGTet2sBgGAjlmtjhJC2QDv_l_3W54TKcee2TNMMAsIEf4QzQOB5dt7KczbRJGmS3_taGkCkbQg/s400/sezai-karakoc.jpg" width="360" /></a></div><br />
Sezai Karakoç, 1933 yılında Diyarbakır’ın Ergani ilçesinde dünyaya gelir. Babası Yasin Efendi’nin koyduğu isim Muhammed Sezai’dir. Nüfus kayıtlarında Ahmet Sezai olarak geçer. Dedeleri, Ergani ve yöresinde oldukça etkin kişilerdendir. Babasının babası Hüseyin efendi, Plevne savaşına katılmış; Gazi Osman Paşa’nın takdirini kazanmıştır. Aile Leventoğulları olarak anılır.<br />
<br />
Şairin çocukluğu Ergani, Maden ve Dicle ilçelerinde geçer. Altı yaşında ilkokula başlar ve 1944’te Ergani’de ilkokulu tamamlar. Maraş ortaokuluna parasız yatılı öğrenci olarak kayıt yaptırır.1947 de burayı bitirerek Gaziantep’te yine parasız yatılı lise öğrenimine başlar. Gaziantep lisesinden 1950’de mezun olur. Felsefe okumak istediği için İstanbul’a gider. Fakat babasının arzusu ilahiyat fakültesidir. Kendi parasıyla okuyamayacağını anlayınca, o zaman parasız yatılı kısmı bulunan Siyasal Bilgiler Fakültesi sınavına girer. Sınav sonuçlarını beklerken de Felsefe bölümüne kayıt yaptırır. Eğer sınavı kazanmazsa felsefe eğitimi yapacaktır.<br />
<br />
Ankara Siyasal Bilgiler Fakültesini kazanarak başladığı yüksek öğrenimini, 1955’te fakültenin mali şubesinden mezuniyetle tamamlar. Pek çok resmi görevde bulunur. Görevi icabı Anadolu’yu çok gezer ve birçok il, ilçeyi inceleme, tanıma fırsatı bulur. 1960-1961 yıllarında yedek subay olarak askerlik görevini yerine getirdikten sonra görevine kaldığı yerden devam eder. 1965’ten 1973’e kadar birçok kez istifa eder. 1973’ten bu yana da hiçbir resmi görev almaz.<br />
<br />
Kurucusu bulunduğu ‘Diriliş Yayınları’ ve ‘Diriliş Dergisi’ ile İstanbul’da hizmete devam eder. 1990 yılında ‘Güller Açan Gül Ağacı’ Amblemiyle Diriliş Partisini (DİRİ-P) kurar. Yedi yıl Partinin Genel Başkanlığını yürütür. Ancak 1997’de iki genel seçime girmedi gerekçesiyle parti kapatılır.<br />
<br />
Devlet, millet ve medeniyet kavramlarına farklı boyutlarda anlam yükleyen Sezai Karakoç’un kırk-bir yıllık ‘Diriliş’ doktrini etrafında düşünsel alanda bir Diriliş Nesli oluşur.<br />
<br />
Şiir, sanat ve düşünce ile yüklü hayatına, çilesine, duygu ve duyarlıklarına değinmek çok da kolay değil. Bunun için büyük bir çalışma gerekir. Kısaca, ‘şiir üslubu bakımından, az çok İkinci Yeni’ye yakın sayılsa da, şiirinde işlediği temalar, inandığı değerler bakımından şiirimizde yeni ve değişik bir sestir’ demek mümkün. <br />
<br />
Şiir Kitapları:<br />
<br />
Körfez (1959), Şahdamar (1962), Hızır'la Kırk Saat (1967), Sesler (1968), Taha'nın Kitabı (1968), Kıyamet Asisi (1968), Mağara ve Işık (düzyazı şiirler, 1969), Gül Muştusu (1969), Zamana Adanmış Sözler (1970), Ayinler (1977), Leyla ile Mecnun (1981), Ateş Dansı (1987)...fehmi90http://www.blogger.com/profile/04891315488591108018noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-5262450848656281223.post-11367326813745432152011-05-03T02:53:00.001-07:002011-05-03T02:53:47.808-07:00<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><object width="320" height="266" class="BLOGGER-youtube-video" classid="clsid:D27CDB6E-AE6D-11cf-96B8-444553540000" codebase="http://download.macromedia.com/pub/shockwave/cabs/flash/swflash.cab#version=6,0,40,0" data-thumbnail-src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjG-KISC4tKjjn1U4tp_VpJznA3fgutPx9J8T21xpNqiJ3CuqTaqTRy5stHWo2B73kgUkrXP7wjyVTskKK5b0TdhvFeFvD0gAafnbVRUFmMV5vJO5HYfQlAt5D8bMlRWZzaqXyBEji5sUc/s1600/Facebook%2523%2521_.mp4"><param name="movie" value="http://video.google.com/googleplayer.swf?videoUrl=http%3A%2F%2Fv16.nonxt2.googlevideo.com%2Fvideoplayback%3Fid%3D3e24a18f3b4303e1%26itag%3D18%26ip%3D0.0.0.0%26ipbits%3D0%26expire%3D1304438003%26sparams%3Did%2Citag%2Cip%2Cipbits%2Cexpire%26signature%3D67D4D00EBA3594423C5C8C2EF00CE75A1921A3D0.BAA6BE04F9DA67CAFDC661167D422C2DAF02A73%26key%3Dlh1" /><param name="bgcolor" value="#FFFFFF" /><embed width="320" height="266" src="http://video.google.com/googleplayer.swf?videoUrl=http%3A%2F%2Fv16.nonxt2.googlevideo.com%2Fvideoplayback%3Fid%3D3e24a18f3b4303e1%26itag%3D18%26ip%3D0.0.0.0%26ipbits%3D0%26expire%3D1304438003%26sparams%3Did%2Citag%2Cip%2Cipbits%2Cexpire%26signature%3D67D4D00EBA3594423C5C8C2EF00CE75A1921A3D0.BAA6BE04F9DA67CAFDC661167D422C2DAF02A73%26key%3Dlh1" type="application/x-shockwave-flash"></embed></object></div><br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><object width="320" height="266" class="BLOGGER-picasa-video" classid="clsid:D27CDB6E-AE6D-11cf-96B8-444553540000" codebase="http://download.macromedia.com/pub/shockwave/cabs/flash/swflash.cab#version=6,0,40,0" data-thumbnail-src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjG-KISC4tKjjn1U4tp_VpJznA3fgutPx9J8T21xpNqiJ3CuqTaqTRy5stHWo2B73kgUkrXP7wjyVTskKK5b0TdhvFeFvD0gAafnbVRUFmMV5vJO5HYfQlAt5D8bMlRWZzaqXyBEji5sUc/s1600/Facebook%2523%2521_.mp4"><param name="movie" value="http://video.google.com/googleplayer.swf?videoUrl=http%3A%2F%2Fv16.nonxt2.googlevideo.com%2Fvideoplayback%3Fid%3D3e24a18f3b4303e1%26itag%3D18%26ip%3D0.0.0.0%26ipbits%3D0%26expire%3D1304438003%26sparams%3Did%2Citag%2Cip%2Cipbits%2Cexpire%26signature%3D67D4D00EBA3594423C5C8C2EF00CE75A1921A3D0.BAA6BE04F9DA67CAFDC661167D422C2DAF02A73%26key%3Dlh1" /><param name="bgcolor" value="#FFFFFF" /><embed width="320" height="266" src="http://video.google.com/googleplayer.swf?videoUrl=http%3A%2F%2Fv16.nonxt2.googlevideo.com%2Fvideoplayback%3Fid%3D3e24a18f3b4303e1%26itag%3D18%26ip%3D0.0.0.0%26ipbits%3D0%26expire%3D1304438003%26sparams%3Did%2Citag%2Cip%2Cipbits%2Cexpire%26signature%3D67D4D00EBA3594423C5C8C2EF00CE75A1921A3D0.BAA6BE04F9DA67CAFDC661167D422C2DAF02A73%26key%3Dlh1" type="application/x-shockwave-flash"></embed></object></div>fehmi90http://www.blogger.com/profile/04891315488591108018noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-5262450848656281223.post-84592704094597394082011-05-03T01:10:00.001-07:002011-05-03T01:10:00.179-07:00<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><iframe allowfullscreen='allowfullscreen' webkitallowfullscreen='webkitallowfullscreen' mozallowfullscreen='mozallowfullscreen' width='320' height='266' src='https://www.youtube.com/embed/tQuDM3AxdVk?feature=player_embedded' frameborder='0'></iframe></div>fehmi90http://www.blogger.com/profile/04891315488591108018noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-5262450848656281223.post-40016001540701325682011-05-03T00:53:00.000-07:002011-05-03T00:53:29.255-07:00OĞUZ ATAY (1934-1977)<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjpoDGvwQmePVIMQutBrSqb3Hn8eJUWFrvS5LW592TVkl0Wco9fJRLz4Kp3bRjgoWXowetPwJ6XsNT_MYuVHZecEKvKwaVg-YkBjbClxcLY1Dj59lah5HK20k5bKKMliYtZJGhePPeiRro/s1600/oguz-atay.gif" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="329" j8="true" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjpoDGvwQmePVIMQutBrSqb3Hn8eJUWFrvS5LW592TVkl0Wco9fJRLz4Kp3bRjgoWXowetPwJ6XsNT_MYuVHZecEKvKwaVg-YkBjbClxcLY1Dj59lah5HK20k5bKKMliYtZJGhePPeiRro/s400/oguz-atay.gif" width="400" /></a></div><br />
12 Ekim 1934’te Kastamonu İnebolu’da doğdu. 13 Aralık 1977’de İstanbul’da yaşamını yitirdi. Romancı, öykü ve oyun yazarı. Ortaöğrenimini 1951'de Ankara Maarif Koleji’nde tamamladı. 1957'de İstanbul Teknik Üniversitesi İnşaat Fakültesi’ni bitirdi. 1960'ta İstanbul Devlet Mühendislik ve Mimarlık Akademisi İnşaat Bölümü’nde (Bugün Yıldız Üniversitesi) öğretim görevlisi oldu. 1975’te doçentliğe yükseldi. Topografya adlı bir de mesleki kitap yazdı. Öykü ve yazıları 1971’den sonra Yeni <span style="color: black;">dergi</span> ve Soyut’ta yayınlandı. Beyninde çıkan bir tümör nedeniyle, bir süre Londra’da tedavi gördü ama sağlığına kavuşamadı. İlk <span style="color: black;">romanıı</span> "Tutunamayanlar"da küçük burjuva dünyasına ironiyle yaklaştı. Kitapta olaylar, küçük burjuva dünyasının değerlerinden ölümüne nefret eden bir gencin, kendisini öldürmesiyle noktalanır. Bu eserinde yenilikçi ve çağdaş Batı romanının bazı tekniklerinden ustaca yararlandı. İç konuşma, bilinç akışı, düşler ve değişik söylemlerden oluşan metinler düzleminde karmaşık bir gerçeklik kurdu. Romanın içinde dağılmış ayrıntı, gözlem ve çağrışımlar, bütüne egemen olan bilinçli bir kurgunun öğeleridir. Öykü kitabı "Korkuyu Beklerken"de de psikolojik çözümlemelere ağırlık verdi, <br />
<span style="color: black;"><strong>ESERLERİ</strong> <br />
<br />
<strong>ROMAN:</strong> <br />
Tutunamayanlar (1971-1972’de iki cilt, yeni basımı tek cilt 1984) <br />
Tehlikeli </span><a href="http://www.edebiyatogretmeni.net/oyunlar.htm"><span style="color: black;">Oyunlar</span></a><span style="color: black;"> (1973) <br />
Bir Bilim Adamının Romanı (1975) <br />
Eylembilim (1998, tamamlanmamış roman) <br />
<br />
<strong>ÖYKÜ:</strong> <br />
Korkuyu Beklerken (1975) <br />
<br />
<strong>OYUN:</strong> </span><a href="http://www.edebiyatogretmeni.net/oyunlar.htm"><span style="color: black;">Oyunlar</span></a><span style="color: black;">la Yaşayanlar (1985) <br />
<br />
<b>ÖDÜLLERİ</b> <br />
<br />
1970 TRT Sanat Ödülleri Yarışması Başarı Ödülü, Tutunamayanlar ile </span>fehmi90http://www.blogger.com/profile/04891315488591108018noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-5262450848656281223.post-83919317343571592452011-05-03T00:48:00.000-07:002011-05-03T00:48:56.071-07:00ŞİNASİ (1826-1871)<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEh-MI60DddMPT4erH6A5VsjUklySbwHKY56oyrFccqVROnEJzm15yIgSRCYbujipUFRvqSpK7obW6axXoGq67GvHCV5PRBQMMoIm0_8GUvQFPDANP2V15XDP4y_B_zdAJChLPQ2A1fiOvo/s1600/50316_103987095182_6383196_n.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" j8="true" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEh-MI60DddMPT4erH6A5VsjUklySbwHKY56oyrFccqVROnEJzm15yIgSRCYbujipUFRvqSpK7obW6axXoGq67GvHCV5PRBQMMoIm0_8GUvQFPDANP2V15XDP4y_B_zdAJChLPQ2A1fiOvo/s1600/50316_103987095182_6383196_n.jpg" /></a></div>5 Ağustos 1826’tarihinde İstanbul’da dünyaya geldi. 13 Eylül 1871’de İstanbul’da yaşamını kaybetti. Asıl adı İbrahim Şinasi. Topçu yüzbaşısı olan babası Mehmed Ağa 1829’da Osmanlı-Rus Savaşı’nda şehit oldu. Annesi onu yakınlarının desteğiyle büyüttü. İlköğretimini Mahalle Sıbyan Mektebi’nde ve Feyziye Okulu’nda tamamladı. Müşiriyeti Mektubî Kalemi’ne katip adayı olarak girdi. Arapça ve Farsça, Fransızca öğrendi. 1849’da bilgisini artırması için devlet tarafından Paris’e gönderildi. Burada edebiyat ve dil konularındaki çalışmalarını sürdürdü. Doğu kültürleri araştırmacısı De Sacy ailesi ile dostluk kurdu, Ernest Renan’la tanıştı, Lamartine’in toplantılarını izledi. Yine doğu kültürleri araştırmacısı Pavet de Courteille’nin çalışmalarına yardım etti. Dilbilimci Littré ile tanıştı. 1851’de Société Asiatique’e üye seçildi. 1854’te İstanbul’a döndü. Bir süre Tophane Kalemi’nde çalıştı. Meclis-i Maarif üyeliğine atandı. Encümen-i Daniş’te (ilimler akademisi) görev yaptı. Koruyucusu sadrazam Mustafa Reşit Paşa’nın görevinden ayrılması üzerine sakalını kestiği için üyelikten çıkarıldı. Reşit Paşa 1857’de yeniden sadrazam olunca, eski görevine döndü. <br />
<br />
<br />
<b>ESERLERİ</b> <br />
<br />
Tercüme-i Manzume <br />
Şair Evlenmesi<br />
Müntehabat-ı Eşhar (1862, Divan-ı <span style="color: #411f55;">Şinasi</span> adıyla da bilinir, şiirlerinden seçmeler) <br />
Durub-u Emsal-i Osmaniye (1863, atasözleri derlemesi) <br />
Müntahabat-ı Tasvir-i Efkar (18623, 1885. Ebüzziya Tevfik tarafından düzenlenen seçme <span style="color: #411f55;">makeleler </span>fehmi90http://www.blogger.com/profile/04891315488591108018noreply@blogger.com0